土耳其傳統水拓畫學習筆記(四):水拓畫藝術的本質與傳統-Alparslan Babaoğlu: EBRU TANITIM 1/3






土耳其傳統水拓畫(Ebru)學習筆記(四):水拓畫藝術的本質與傳統


封面圖片:Mustafa Düzgünman, Sümbül Ebrusu
來源:Gala Müzayede

土耳其傳統水拓畫(Ebru)學習筆記(四):水拓畫藝術的本質與傳統

在學習土耳其傳統水拓畫藝術(Ebru)的路上,我深深體會到語言與文化的重要性。這門源自土耳其的水拓藝術,不僅需要純熟的技法,更需要對其文化內涵的深刻理解。為了能夠在台灣也保持跟土耳其傳統水拓畫藝術(Ebru)的連結,我決定每天整理相關資料,深入理解這門藝術的精髓。今天要分享的是水拓畫大師Alparslan Babaoğlu講解水拓畫的基本概念與傳統,這是系列影片三集中的第一集。

Merhaba, ben Alparslan Babaoğlu. Bu çalışmamızda hobi olarak Ebru ile uğraşmak isteyen sizlere geleneksel Ebru’nun nasıl yapıldığını göstermek ve Türk Ebru sanatını, kısa tarihçesini, geleneğini, malzemelerini ve tekniğini tanıtmak istiyoruz.

大家好,我是Alparslan Babaoğlu。在這個作品中,我們想向那些希望以興趣愛好方式接觸土耳其水拓畫藝術的朋友們,展示傳統土耳其水拓畫的製作方法,並介紹土耳其水拓畫藝術的簡史、傳統、材料與技法。

TARİHÇE (歷史沿革):

Bir sanatın veya kurumun geçmişten günümüze kadar olan gelişimini ve değişimini anlatan yazı.

描述一門藝術或機構從過去到現在的發展與變遷的文字記載。

İsmi kitap sanatlarımızdan Hüsnihat, tezhip ve minyatürle birlikte anılan Ebru sanatı, yoğunluğu arttırılmış bir su üzerine esas olarak topraktan elde edilen boyaların at kılından fırçalarla serpilmesi ve elde edilen desenin kağıda aktarılması suretiyle gerçekleştirilen bir kitap ve kağıt bezeme sanatıdır.

土耳其水拓畫藝術與書法、描金與細密畫並列為我們的圖書藝術,它是一種通過在增稠的水面上,主要使用源自泥土的顏料,藉由馬毛製成的刷子灑上,然後將所得的圖案轉印到紙上而形成的書籍與紙張裝飾藝術。

HÜSN-İ HAT (書法):

Arap harfleriyle güzel yazı yazma sanatı. İslam medeniyetinin en önemli sanat dallarından biridir.

使用阿拉伯字母的優美書寫藝術。是伊斯蘭文明最重要的藝術分支之一。

TEZHİP (描金藝術):

Altın ve çeşitli boyalar kullanılarak yapılan kitap süsleme sanatı. Yazma eserlerin sayfa kenarlarını altın varak ve boya ile bezeme sanatıdır.

使用金箔和各種顏料進行的書籍裝飾藝術。主要用於手抄本頁面邊緣的金箔和彩繪裝飾。

MİNYATÜR (細密畫):

El yazması kitaplarda yer alan küçük, ince işlenmiş resimleme sanatı. Genellikle tarihi olayları, hikayeleri ve günlük yaşamı tasvir eder.

手抄本中的精細繪畫藝術。通常描繪歷史事件、故事和日常生活場景。

BEZEME (裝飾藝術):

Süsleme sanatı. Bir yüzeyi çeşitli motif, desen ve kompozisyonlarla süsleme işi.

裝飾藝術。用各種圖案、紋樣和構圖來裝飾表面的工藝。

水拓畫在安納托利亞已知有超過500年的實踐歷史。證明它是土耳其藝術的最大證據是:即使在今天,當我們開始失去屬於土耳其的一切,各方面都在從外語引進詞彙的情況下,水拓畫的專業術語在世界各語言中仍保留著如battal(自然紋)、gelgit(梳理紋)、taraklı(櫛紋)、kumlu(砂紋)和hatip(同心圓紋)等土耳其語詞彙。

BATTAL EBRU (自然紋水拓畫):

En temel ebru çeşidi. Boyaların tekneye serpilmesiyle oluşan, müdahale edilmemiş desenler. Serpme ebru olarak da bilinir.

最基本的水拓畫類型。通過將顏料灑在水槽上形成的自然紋理,不進行人為干預。也被稱為灑落式水拓畫。

TARAKLI EBRU (櫛紋水拓畫):

Tekne üzerindeki boyaları özel taraklar ile düzenli şekiller oluşturmak için taranan ebru türü. Genellikle gelgit desenleri oluşturulur.

使用特製的梳子在水槽上的顏料形成規則圖案的水拓畫類型。通常形成潮汐般的紋理。

KUMLU EBRU (砂紋水拓畫):

Boyaların öd miktarının fazla olması sonucu oluşan küçük benek desenli ebru. Kum taneleri görünümünde ince desenler oluşur.

由於使用過多牛膽汁而形成的細小斑點紋理水拓畫。形成如沙粒般的細緻紋理。

HATİP EBRU (講道式水拓畫):

İç içe damlatılan boyalarla oluşturulan konsantrik daireler üzerine biz ile şekil verilerek yapılan ebru çeşidi. Ayasofya Camii hatibi Mehmed Efendi’nin adıyla anılır.

通過滴入同心圓狀的顏料,再用針具塑形而成的水拓畫類型。以聖索菲亞清真寺講道師梅赫邁德先生的名字命名。

KİTRE (黃蓍膠):

Anadolu’da yetişen geven bitkisinin gövdesinden elde edilen doğal zamk. Ebru sanatında su kıvamını artırmak için kullanılır.

從安納托利亞生長的黃蓍植物莖部獲得的天然樹膠。在水拓畫藝術中用於增加水的黏稠度。

ÖD (牛膽汁):

Sığır ödü. Boyaların su üzerinde açılmasını ve birbirine karışmamasını sağlayan doğal malzeme.

牛的膽汁。使顏料能在水面上展開並且互不混合的天然材料。

Kağıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden olan Ebru’nun hangi tarihten beri yapıldığını söylemek bugün için imkansızdır. Her ne kadar çok eski tarihli kitapların cilt kapaklarının içlerinde yan kağıt olarak Ebru’nun kullanılmışsa da bunlar cildin kitabın yazım tarihinden daha sonraki bir tarihte onarılması sırasında yapıştırılmış olabileceğinden o kitapta kullanılan Ebru’nun yapım tarihi konusunda bir fikir vermezler.

今天要確切說明水拓畫這門紙張裝飾藝術中最重要的技法始於何時是不可能的。儘管在許多古籍的封面內側曾將水拓畫用作襯紙,但因為這些裝幀可能是在書籍撰寫日期之後的修復過程中黏貼上去的,所以無法據此推斷書中所用水拓畫的製作年代。

CİLT (裝幀):

Bir kitabın sayfalarını dağılmaktan korumak için yapılan koruyucu kapak ve bu işin sanatı. Geleneksel kitap sanatlarımızın önemli bir dalıdır.

為了保護書籍頁面不散落而製作的保護封面及其工藝。是我們傳統書籍藝術的重要分支。

YAN KAĞIT (襯紙):

Kitapların cilt kapağının iç kısmına yapıştırılan süslü kağıt. Genellikle ebru veya marmorize kağıt kullanılır.

黏貼在書籍裝幀封面內側的裝飾紙。通常使用水拓畫或大理石紋紙。

ONARILMA (修復):

Eskiyen, yıpranan veya hasar gören eserlerin aslına uygun şekilde tamir edilmesi işlemi.

對老化、磨損或受損作品進行符合原貌的修復工序。

Bir Ebru’nun yapım tarihinin kesin olarak söylenebilmesi için ancak Ebru üzerine tarih atılarak yazı yazılmış olması delil olarak kabul edilebilir. Kütüphanelerimizde özel koleksiyonlarda bulunan Ebru’lar arasında bu şekilde tarihlenebilen Ebru’lardan en eskileri 15. yüzyıla ait Ebru’lardır.

只有當水拓畫上標註日期並題字時,才能作為確定其製作年代的證據。在我們的圖書館和私人收藏中,能以此方式確定年代的水拓畫作品中,最古老的可追溯至15世紀。

TARİH ATMAK (標註日期):

Bir belge veya sanat eseri üzerine yapıldığı tarihi yazma işlemi. Eserin tarihini belgelendirmek için kullanılır.

在文件或藝術作品上記錄製作日期的過程。用於記錄作品的年代。

Mustafa Düzgünman’a kadarki Ebru’culuk tarihimiz boyunca Hüsnihat’ta olduğu gibi Ebru’lu kağıt üzerine imza atmak şeklinde bir alışkanlığımız olmadığı için tarihi seyri boyunca Ebru’cularımızın isim isim belirlemek şansımız bulunmamaktadır.

在Mustafa Düzgünman之前的水拓畫歷史中,我們並沒有像書法那樣在水拓畫紙上簽名的習慣,因此無法按時間順序具體列出水拓畫家們的名字。

TARİHİ SEYİR (歷史進程):

Tarihi olayların ve gelişmelerin zaman içindeki akışı ve değişimi. Bir sanatın veya olgunun tarih içindeki gelişim süreci.

歷史事件和發展在時間中的流動和變化。一門藝術或現象在歷史中的發展過程。

Ancak eski Ebru’culardan ismi belirlenebilenlerden Şebek Mehmet Efendi ve Hatip Mehmet Efendi ile yakın tarihimiz Ebru’cularından Üsküdar Sultantepe’deki Özbek Tekkesi Şeyhi Sadık Efendi ve oğlu Şeyh Hezarfen Ethem Efendi, öğrencisi Necmettin Okyay ve onun öğrencisi Mustafa Düzgünman bu sanata önemli hizmetlerde bulunmuş ve sanatın tekamülüne vesile olmuş sanatçılardır.

然而,在古代水拓畫家中,我們知道謝貝克·梅赫邁特和哈提普·梅赫邁特的名字;而在近代則有位於烏斯屈達爾蘇丹特佩的烏茲別克德爾維希修道院院長薩德克和他的兒子艾特姆,以及其學生內吉梅丁·奧克亞伊和他的學生Mustafa Düzgünman,這些藝術家都為這門藝術做出了重要貢獻,推動了藝術的發展。

TEKKE (德爾維希修道院):

Tarikat mensuplarının zikir ve ibadet etmek için toplandıkları, bir şeyhin yönetimindeki dini ve sosyal kurum.

蘇非教派成員聚集進行禪修和禮拜的宗教和社會機構,由一位導師(謝赫)管理。

ŞEYH (院長、導師):

Tekke veya tarikatın başında bulunan, müritleri eğiten ve yönlendiren dini lider.

修道院或教派的領袖,負責教導和引導門徒的宗教導師。

TEKAMÜL (發展、進化):

Bir şeyin zaman içinde olgunlaşması, gelişmesi ve mükemmelleşmesi süreci.

事物隨時間成熟、發展和完善的過程。

Hakkında fazla bir bilgi bulunmayan ve Ebru konusundaki yazılı en eski kaynak olan Tertib-i Risale-i Ebride kendisinden Şebek lakabıyla bahsedilen Mehmed Efendi’nin yine aynı Risale’de geçen Nüsha-i Şebek sözünden Ebru hakkında bilmediğimiz bir Risale sahibi olduğu anlaşılmaktadır.

在關於水拓畫最古老的文獻《水拓畫論文集》中,提到了一位綽號為”謝貝克”的梅赫邁特。從同一文獻中提到的”謝貝克抄本”一詞可以推斷,他應該撰寫過一部我們尚未發現的水拓畫專著。

RİSALE (專著、論文):

Bir konuyu bilimsel veya edebi olarak inceleyen, kitaptan daha küçük hacimli yazılı eser.

對某一主題進行學術或文學探討的小型著作,比書籍規模小。

LAKAP (綽號、別名):

Bir kimseye, asıl adından ayrı olarak sonradan takılan, o kişinin bir özelliğinden kaynaklanan ad.

後來給予某人的、源自其特點的稱號,有別於本名。

NÜSHA (抄本、副本):

Birbirinin aynı olan yazılı metinlerin her biri, kopya.

相同文本的每一個複本,抄寫本。

İsmi belirlenebilen en eski Ebrucumuzdur. Bir diğer eski Ebrucumuz da Hatip Mehmed Efendi’dir. Ayasofya Camii Hatibi olması nedeniyle Hatip Mehmed Efendi diye anılmaktadır. iç içe damlatılan renklerle oluşturulan konsantrik halkalara iğne ile şekil vermek suretiyle yapılan Ebru’ların mucidi olması nedeniyle böyle yapılan Ebru’lara Hatip Ebru’su adı verilir.

他是我們能確定姓名的最早期水拓畫家。另一位古代水拓畫家是哈提普·梅赫邁特。因為他是聖索菲亞清真寺的講道師,所以被稱為哈提普·梅赫邁特。由於他發明了用針具在同心圓狀滴落的顏料上創作圖案的技法,這種水拓畫便以他的名字命名為”哈提普式水拓畫”。

KONSANTRİK (同心圓的):

Ortak merkezi olan, merkezi aynı olan daireler veya halkalar.

共同中心點的、中心相同的圓形或環形。

MUCİT (發明者):

Yeni bir şey bulan, icat eden kimse. Daha önce var olmayan bir teknik veya yöntemi geliştiren kişi.

發現或發明新事物的人。開發之前不存在的技術或方法的人。

Hoca Paşa’daki evinde çıkan yangında eserlerini kurtarmak isterken kendisi de Ebru’lar ile birlikte yanarak vefat etmiştir. 19. yüzyılda matbu Ebru’lar imal edilmesi sebebiyle İstanbul’da Ebru ile uğraşanların sayısı yok denecek kadar azalmışken Buhara’dan İstanbul’a göç eden Şeyh Sadık Efendi.

他在霍賈帕夏的家中發生火災時,為了搶救作品而與水拓畫作品一同葬身火海。19世紀,由於印刷水拓畫的出現,伊斯坦堡從事水拓畫創作的人幾乎絕跡,此時從布哈拉遷居伊斯坦堡的謝赫·薩德克。

MATBU (印刷的):

Basma, baskı yoluyla çoğaltılmış. El yazması olmayan, makine ile basılmış.

通過印刷方式複製的。非手寫的,用機器印刷的。

YOK DENECEK KADAR (幾乎絕跡):

Çok az sayıda, neredeyse hiç olmayan durum için kullanılan bir deyim.

形容數量極少,幾乎不存在的情況的慣用語。

Buhara’dayken öğrendiği Ebru’yu İstanbul’da oğullarına öğretmiş ve Ebru sanatımızın belki de yok olmasının önüne geçmiştir. Sadık Efendi’nin oğlu olan ve babasından sonra tekkenin şeyhliğine geçen Ethem Efendi ise sadece Ebru sanatımız açısından değil sanat tarihimiz açısından da çok önemli bir şahsiyettir. Ebru’culuğunun dışında pek çok meziyeti olan Ethem Efendi kendi adıyla anılan Nefesi Ebru’larıyla ünlüdür.

他將在布哈拉習得的水拓畫技藝傳授給在伊斯坦堡的兒子們,可能因此避免了這門藝術的消失。薩德克的兒子艾特姆後來繼承父親成為修道院院長,他不僅在水拓畫藝術上,在整個藝術史上都是一位重要人物。除了水拓畫外,艾特姆還有諸多才能,因其獨創的”呼吸式水拓畫”而聞名。

ÖNÜNE GEÇMEK (避免、防止):

Bir şeyin olmasını engellemek, önlemek. Olumsuz bir durumun gerçekleşmesini durdurmak.

阻止某事發生,預防。防止負面情況的實現。

ŞAHSİYET (人物、人格):

Toplumda önemli yeri olan, değerli ve saygın kişi. Kişilik özellikleriyle öne çıkan kimse.

在社會中有重要地位的、有價值且受人尊敬的人。以個人特質傑出的人。

MEZİYET (才能、優點):

Bir kimsenin iyi ve beğenilen yönleri, üstün nitelikleri, erdemleri.

一個人好的和受讚賞的方面,優秀的特質,美德。

Ebruyu Ethem Efendi’den öğrenen Hattat Necmeddin Okyay da ustası gibi hezârfen yani bin sanat sahibi bir insandır. Ebruculuğu dışında imam, hattat, eski tarz cilt ustası, okçu ve iyi bir gül yetiştiricisi olan Necmeddin Okyay, yazılı Ebru’ları mucididir ve kendisinden önce çok ilkeli olarak yapılan çiçekleri başarıyla stilize ederek çok başarılı lale, karanfil, gelincik, menekşe ve sümbül Ebru’ları yapmıştır.

從艾特姆學習水拓畫的書法家內吉梅丁·奧克亞伊也像他的老師一樣是位多才多藝的人。除了水拓畫外,他還是一位伊瑪目、書法家、傳統裝幀師、弓箭手和優秀的玫瑰培育者。他發明了文字水拓畫,並成功將之前嚴格規範的花卉圖案加以程式化,創作出精美的鬱金香、康乃馨、罌粟花、紫羅蘭和風信子水拓畫。

HEZÂRFEN (博學多才的人):

Birçok ilim ve sanat dalında bilgi ve beceri sahibi olan kimse. Kelime anlamı “bin sanat sahibi” demektir.

在多個學科和藝術領域擁有知識和技能的人。字面意思是”擁有千種技藝的人”。

STİLİZE ETMEK (程式化、風格化):

Doğal bir görüntüyü yalınlaştırarak kendine özgü bir biçime sokmak. Sanatsal bir üslupla sadeleştirmek.

將自然形象簡化為具有個人特色的形式。以藝術風格進行簡化。

Yakın tarihimizin en önemli Ebru’cusu ise 12 Eylül 1990 tarihinde kaybettiğimiz Mustafa Düzgünman’dır. Asıl mesleği aktarlık olan ve ustaları gibi birçok alanda kendini yetiştiren Mustafa Düzgünman, Necmettin Okya’nın yaptığı çiçeklere eklediği papatyasıyla ve çok canlı renklerle yapmaya muvaffak olduğu Ebru’larıyla ünlüdür.

我們近代最重要的水拓畫家是於1990年9月12日辭世的Mustafa Düzgünman。他的本職是香料商,但像他的前輩們一樣在多個領域自我精進。他因在內吉梅丁的花卉作品基礎上加入雛菊創作,以及成功運用鮮豔色彩的水拓畫而聞名。

AKTARLIK (香料商、藥材商):

Baharat, şifalı bitkiler ve doğal ilaç malzemeleri satan dükkan veya bu işi yapan kimse.

販賣香料、藥用植物和天然藥材的商店或從事此業的人。

PAPATYA (雛菊):

Beyaz taç yaprakları ve sarı göbeği olan bir çiçek türü. Ebru sanatında stilize edilerek kullanılan önemli motiflerden biri.

有白色花瓣和黃色花心的一種花。在水拓畫藝術中是重要的程式化圖案之一。

MUVAFFAK OLMAK (成功):

Başarmak, üstesinden gelmek. Bir işi veya görevi başarıyla tamamlamak.

成功,克服。成功完成一項工作或任務。

Hiç ilgi görmeyen Ebru sanatını yıllarca inatla sürdürerek ve bu sanatı geleneğine uygun sürdürecek öğrenciler yetiştirerek Ebru sanatımıza unutulmaz hizmetlerde bulunmuştur. Günümüze geldiğimizde ise Türkiye’de Ebru’nun birkaç farklı anlayışla sürdürüldüğünü görüyoruz.

他多年來堅持不懈地傳承這門未受重視的水拓畫藝術,並培養了能夠按傳統方式延續這門藝術的學生,為我們的水拓畫藝術做出了難忘的貢獻。到了今天,我們看到在土耳其,水拓畫藝術以幾種不同的理念在傳承。

Bunlardan bir kısmı geleneği devam ettirmek adına inatla Necmettin Okyay ve Mustafa Düzgünman gibi Ebru yapmakta ya da yapmaya çalışmakta. Bir kısmı ise gelenekten yola çıkarak çağdaş yorumlar yapmaya ya da sanki Türk Ebru’cusunun ihtiyacı varmış gibi Ebru’yu bıktırıcı tekrarlardan kurtarmaya çalıştıklarını söyleyerek bin yıllık Ebru sanatımızı bilerek ya da bilmeyerek dejenere etmektedirler.

其中一部分人為了延續傳統,執著地按照內吉梅丁·奧克亞伊和Mustafa Düzgünman的方式進行創作或嘗試創作。而另一部分人則以傳統為出發點,試圖做出現代詮釋,或者聲稱要將水拓畫從令人厭倦的重複中解放出來,彷彿這是土耳其水拓畫家所需要的,這樣有意或無意地使我們千年的水拓畫藝術退化變質。

ÇAĞDAŞ (現代的、當代的):

İçinde bulunulan çağın özelliklerini taşıyan, modern. Aynı çağda yaşayan, hem-zaman.

具有當代特徵的,現代的。生活在同一時代的,同時代的。

DEJENERE ETMEK (使退化、使變質):

Özünden uzaklaştırmak, yozlaştırmak. Bir şeyin asıl niteliklerini kaybetmesine sebep olmak.

使其遠離本質,使墮落。導致某物失去其原有特質。

Her sanat alanında olduğu gibi Ebru’da da insanlar diledikleri malzeme ve tekniği kullanmakta özgürdürler ve bu onların en doğal hakkıdır. Ancak geleneğimizin izlerini taşımayan Ebru’ları Türk Ebru’su olarak niteleyip, tüm dünyanın gıpta ettiği geleneksel Ebru sanatımızı dejenere etmenin Ebru sanatımıza ne gibi bir fayda sağlayacağı tartışma konusudur.

如同其他藝術領域一樣,在水拓畫中人們也可以自由使用任何材料和技法,這是他們最自然的權利。但是,將不具備我們傳統特徵的水拓畫稱為土耳其水拓畫,並使得全世界欽羨的傳統水拓畫藝術退化,這究竟能為我們的水拓畫藝術帶來什麼好處,是個值得討論的問題。

GIPTA ETMEK (欽羨、羨慕):

İmrenmek, özenmek. Başkasının sahip olduğu şeye karşı duyulan beğeni ve takdir hissi.

羨慕,嚮往。對他人所擁有的事物產生欣賞和讚賞的感覺。

Nasıl herekeli bir halı ustasının Tebriz desenleri, Tebriz renkleri ve Tebriz ilmik sayısıyla dokuyacağı bir halı, yapan usta herekeli diye hereke halısı sayılamazsa, bizim kültür değerlerimizi ve geleneğimizin izlerini taşımayan bir Ebru da sadece yapan Türk vatandaşı diye Türk Ebru’su sayılamaz.

就如同一位赫雷克地毯工匠以泰布里茲的圖案、顏色和結數編織的地毯,不能因為製作者是赫雷克人就被稱為赫雷克地毯一樣,一幅不具備我們文化價值和傳統特徵的水拓畫,也不能僅因為製作者是土耳其公民就被稱為土耳其水拓畫。

HEREKE (赫雷克):

İzmit Körfezi kıyısında bulunan ve dünyaca ünlü halılarıyla tanınan bir belde. Osmanlı saray halılarının dokunduğu merkez.

位於伊茲米特灣岸邊的一個小鎮,以其世界聞名的地毯而知名。是奧斯曼宮廷地毯的編織中心。

İLMİK (結、線圈):

Halı ve kilim dokumada kullanılan düğüm. İpliğin belli bir düzende bağlanmasıyla oluşan bağ.

在地毯和織毯製作中使用的結。通過特定方式打結形成的線圈。

DOKUMAK (編織):

İplik, yün, pamuk gibi maddeleri bir tezgahta çaprazlama ve birbirine geçirerek kumaş, halı vb. yapmak.

在織機上將紗線、羊毛、棉花等材料交叉編織,製作成布料、地毯等。

Bir Ebru’nun kendi kültür değerlerimizi taşıması ile taşımaması arasındaki fark ise bir Mevlevi ayininin ney ya da kilise orgu ile icra edilmesi arasındaki fark gibidir ve yapanın ne yaptığının sırrına vakıf olmasıyla kendini belli eder.

一幅水拓畫是否承載我們的文化價值,這種差異就像梅夫列維儀式用笛子還是教堂風琴演奏的區別一樣,這取決於創作者是否真正掌握了其中的奧秘。

MEVLEVİ AYİNİ (梅夫列維儀式):

Mevlevi tarikatının müzik eşliğinde gerçekleştirdiği manevi tören. Sema ayini olarak da bilinir.

梅夫列維教派伴隨音樂進行的精神儀式。也被稱為旋轉儀式。

NEY (笛子):

Kamıştan yapılan, üflemeli Türk müzik aleti. Tasavvuf müziğinin temel çalgılarından biri.

用蘆葦製作的土耳其吹奏樂器。是蘇菲音樂中的基本樂器之一。

Elbette Ebru sanatında diğer sanatlarımız gibi asırlar boyu edinilen tecrübelerin ışığında oluşan bir geleneği ve kendi kuralları vardır.

當然,水拓畫藝術和我們其他藝術一樣,都有著經過數世紀經驗積累而形成的傳統和規則。

Ancak Ebru’nun geleneği ve kuralları diğer sanatlarımızın aksine yazılı olarak tespit edilmediği için Ebru dejenerasyona çok müsait bir sanatımızdır.

然而,由於水拓畫的傳統和規則與其他藝術不同,並未以書面形式記錄下來,因此這門藝術很容易發生變質。

TESPİT ETMEK (記錄、確定):

Bir şeyi belirlemek, saptamak. Bir durumu veya bilgiyi yazılı olarak kaydetmek.

確定某事,考證。將某種情況或信息以書面形式記錄下來。

DEJENERASYON (退化、變質):

Bozulma, yozlaşma, soysuzlaşma. Bir şeyin özünden uzaklaşması.

腐化,墮落,退化。某物遠離其本質。

Bu nedenle bugüne kadar sadece usta-çırak münasebetiyle nesilden nesile aktarılan Ebru’culuk geleneğimiz, özenle korunmalı ve bilinçsizce yapılan yenileştirme, çağdaşlaştırma ya da yeni bir soluk getirme çabalarından uzak tutulmalıdır.

因此,迄今僅通過師徒關係代代相傳的水拓畫傳統必須謹慎保護,應當遠離那些無意識的革新、現代化或注入新氣息的嘗試。

MÜNASEBET (關係):

İki kişi veya olay arasındaki bağlantı, ilişki. İletişim ve etkileşim durumu.

兩個人或事件之間的聯繫,關係。交流和互動的狀態。

ÖZENLE (謹慎地):

Dikkat ve itina ile, özen göstererek, titizlikle.

小心和謹慎地,認真地,一絲不苟地。

Öte yandan Ebru’culuk, yazmakla veya anlatılmakla öğretilemeyen bütün klasik Osmanlı sanatlarında olduğu gibi usta-çırak usulüyle talebe yetiştirilebilen ve icrasi itibariyle son derece güç ve Ebru’cunun iradesi dışında birçok değişkenden etkilenen bir sanat dalıdır.

另一方面,水拓畫和所有無法通過文字或口述來教授的古典奧斯曼藝術一樣,只能通過師徒制來培養學徒,而且在實踐上極其困難,會受到許多超出畫家控制的變數影響。

İRADE (意志、控制力):

İstenç, seçme, karar verme ve bunları uygulama gücü. Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü.

意願,選擇,決定和執行的能力。決定是否做某事的能力。

DEĞİŞKEN (變數):

Değişebilen, farklı değerler alabilen etken veya durum. Sabit olmayan, değişime açık olan şey.

可變的,能夠取不同值的因素或情況。不固定的,可能發生變化的事物。

Bu olumsuz etkileri ortadan kaldırarak Ebru’cunun ne yaptığının sırrına vakıf olması ve teknik olarak mükemmel Ebru’lar yapması ancak bir ustanın yol göstermesiyle olur.

要消除這些不利因素,讓水拓畫家掌握創作的奧秘並在技術上創作出完美的作品,只能通過名師指導來實現。

VAKIF OLMAK (掌握、精通):

Bir konuyu derinlemesine kavramak, bilmek. Bir işin inceliklerini, sırlarını öğrenmek.

深入理解一個主題,掌握。學習一項工作的細節和奧秘。

[Continuing with next section…]

Ebru’culuk tarihimiz incelenirse ustasız Ebru’cu olmadığı ve geleneğin ustadan çırağa aktarılarak bugüne ulaştığı görülür. Ustasız öğrenilen Ebru’nun gelenekle ilgisi yoktur.

若研究我們的水拓畫歷史,就會發現從未出現過沒有師承的水拓畫家,這門藝術一直是通過師徒相傳而延續至今。沒有師承而學習的水拓畫與傳統無關。

AKTARMAK (傳授、傳承):

Bir bilgiyi, kültürü veya geleneği bir kişiden diğerine veya bir nesilden diğerine iletmek, nakletmek.

將知識、文化或傳統從一個人傳給另一個人,或從一代傳給下一代。

Ebru öğreniminin kendi içinde dört aşaması vardır ve bu aşamaların birini iyice öğrenmeden diğerini atlayan ya da bu aşamaların sırasını karıştıran asla Ebru öğrenemez.

水拓畫學習本身有四個階段,如果沒有充分掌握其中一個階段就跳到下一個,或是打亂這些階段的順序,就永遠無法學會水拓畫。

Bu dört aşama boyaları kitre üzerinde yüzdürmeyi öğrenmek, yüzen boyaları akıtmadan kağıda tespit etmeyi öğrenmek, tekne üzerinde gerçek Ebru desenleri elde etmeyi ve geleneksel Ebru çeşitlerini yapmayı öğrenmek ve son olarak kendi renklerini ve tarzını geliştirmek.

這四個階段是:學習在黃蓍膠水上漂浮顏料、學習將漂浮的顏料不流失地轉印到紙上、學習在水槽上創作真正的水拓畫圖案並製作傳統水拓畫種類,最後是發展自己的色彩和風格。

YÜZDÜRMEK (漂浮):

Sıvı üzerinde batmadan durmasını sağlamak. Ebru sanatında boyaların su yüzeyinde kalmasını sağlama işlemi.

使其在液體上不沉底地停留。在水拓畫藝術中使顏料留在水面上的工序。

Bu dört aşamanın her birinin Ebru literatüründe arıza tabir edilen kendi problemleri vardır ve bu problemleri sırasıyla gidermeden bir sonraki aşamaya atlamak Ebru öğrenmede başarısızlık demektir.

這四個階段在水拓畫文獻中各自都有被稱為”故障”的問題,如果不按順序解決這些問題就貿然進入下一階段,在水拓畫學習上必定會失敗。

ARIZA (故障):

Bir şeyin gereken şekilde işlemesini engelleyen bozukluk. Ebru sanatında karşılaşılan teknik sorunlar.

妨礙事物正常運作的問題。在水拓畫藝術中遇到的技術問題。

GİDERMEK (解決、消除):

Ortadan kaldırmak, yok etmek. Bir sorunu veya engeli çözmek, ortadan kaldırmak.

消除,去除。解決一個問題或障礙,將其清除。

Geleneğimizin en önemli özelliklerinden birisi ebru yapımında suda erimeyen, tamamen tabi boyar maddeler ve kimyasal asilli metal oksitler olan toprak boyalar kullanılmasıdır.

我們傳統最重要的特點之一是在水拓畫製作中使用不溶於水的、完全天然的染料和化學性金屬氧化物土顏料。

TABİ (天然的):

Doğal, yapay olmayan. Kendiliğinden oluşan, insan eliyle yapılmamış olan.

自然的,非人工的。自然形成的,非人為製造的。

BOYAR MADDE (染料):

Doğal veya yapay olarak elde edilen, başka maddeleri renklendirebilen kimyasal maddeler.

天然或人工獲得的,能夠染色其他物質的化學物質。

METAL OKSİT (金屬氧化物):

Metallerin oksijenle birleşmesiyle oluşan bileşikler. Geleneksel ebru boyalarının temel hammaddelerinden.

金屬與氧結合形成的化合物。是傳統水拓畫顏料的基本原料之一。

Türk ebrusunda yalnız tabi boyalar kullanılıyor olmasının en büyük sebebi, öncelikle ebrunun tarihi serüveni içerisinde ebrucuların boyalarını tabiattan elde etmekten başka yollarının olmaması ve son ebrucuların da ustalarını taklit etmek ve ebru kağıdını kalıcı kılmak endişesiyle aynı boyalarla ebru yapmaya devam etmeleridir.

土耳其水拓畫只使用天然顏料的主要原因是:首先在水拓畫的歷史發展中,畫家除了從自然中獲取顏料外別無選擇;而後期的畫家則是為了效仿前輩並確保作品的持久性,才繼續使用相同的顏料。

SERÜVEN (發展歷程):

Bir olayın veya durumun geçirdiği değişik evreler, macera. Tarihsel gelişim süreci.

事件或情況經歷的各個階段,歷程。歷史發展過程。

Çünkü hazır boyaların içerisine üretim sırasında çeşitli asitler ve casein katılmakta, bu yabancı maddelerde tecrübe edilerek görülmüştür ki zamanla Ebru’lu kağıda ve onun kullanıldığı kitap ya da levhaya zarar vermektedir.

因為市售顏料在生產過程中添加了各種酸性物質和酪蛋白,經驗證明這些外來物質會隨時間損害水拓畫紙和使用它的書籍或匾額。

CASEİN (酪蛋白):

Sütte bulunan bir protein türü. Boyaların yapısını güçlendirmek için kullanılan bir bağlayıcı madde.

存在於牛奶中的一種蛋白質。用作顏料中的黏合劑以增強結構。

LEVHA (匾額):

Hat sanatında yazının yazıldığı, süslenmiş düz ve geniş yüzey. Duvara asılmak için hazırlanmış yazı veya resim.

書法藝術中用於書寫的裝飾平面。為懸掛在牆上而準備的書法或繪畫作品。

Burada toprak boyayı diye kast edilen boya, asit ve casein içermeyen, suda erimeyen ve güneşten etkilenmeyen her tür boyar maddedir. Çamaşır çividi ve lahur çividi gibi bu tanıma giren her tür boyar madde, Vermillion dahil pigmentler geleneksel tarzda Türk ebrusu yapımında kullanılmıştır ve kullanılacaktır.

這裡所說的土顏料,指的是不含酸性物質和酪蛋白、不溶於水且不受陽光影響的所有染料。符合這個定義的所有染料,如洗衣青和拉霍爾藍,包括朱砂在內的顏料,都在傳統土耳其水拓畫製作中使用過,也將繼續使用。

ÇAMAŞIR ÇİVİDİ (洗衣青):

Çamaşırları beyazlatmak için kullanılan mavi renkli boya. Geleneksel ebruda mavi renk elde etmek için kullanılır.

用於漂白衣物的藍色染料。在傳統水拓畫中用於獲得藍色。

LAHUR ÇİVİDİ (拉霍爾藍):

Lahor şehrinden gelen indigo bazlı mavi boya. Geleneksel sanatlarda kullanılan değerli bir pigment.

來自拉合爾城的靛藍染料。在傳統藝術中使用的珍貴顏料。

Türk ebrusunun bir diğer önemli özelliği de ebru alınan kağıtların şaplanmak gibi önceden hiçbir işleme tabi tutulmaması ve ebrunun yapıldığı teknenin kenarına sıyırılarak çıkarılmasıdır.

土耳其水拓畫的另一個重要特點是:使用的紙張事先不經過明礬處理等任何加工,且作品要從水槽邊緣刮除取出。

ŞAPLAMAK (明礬處理):

Kağıdı şap (alüminyum potasyum sülfat) çözeltisine batırarak hazırlamak. Bu işlem kağıdın mürekkebi daha iyi tutmasını sağlar.

將紙張浸泡在明礬(硫酸鋁鉀)溶液中進行處理。這個過程能使紙張更好地吸附墨水。

Neden böyle yaptığını bilmiyoruz ama Necmettin Okyay ebrularını sıyırmadan aldığı halde bir gün Mustafa Düzgünman’a Şeyh Efendi ebrularını tekneden sıyırarak alırdı der. Hocam da bunun üzerine ebrularını teknenin kenarına sıyırarak almaya başladı.

我們不知道為什麼要這樣做,但內吉梅丁·奧克亞伊雖然不刮除就取出他的作品,有一天卻告訴Mustafa Düzgünman說謝赫老師會從水槽邊緣刮除取出作品。從此他的老師也開始從水槽邊緣刮除取出作品。

SIYIRMAK (刮除):

Bir yüzeyde bulunan bir şeyi kenardan başlayarak temizlemek, kazımak. Ebru sanatında kağıdı teknenin kenarından çekerek çıkarma işlemi.

從邊緣開始清除表面上的東西,刮掉。在水拓畫藝術中指從水槽邊緣拉出紙張的過程。

Bunun boyayı akıtıcı yönde hiçbir zararı olmadığını, aksine kitlenin ziyan olmasını engellediğini görerek ebrularını teknesinin kenarına sıyırarak almaya başlar.

他發現這種方法對顏料的流動性沒有任何損害,反而可以防止材料的浪費,於是開始從水槽邊緣刮除取出作品。

ZİYAN (浪費):

Boşa gitme, kayıp, zarar. Bir şeyin gereksiz yere harcanması veya yok olması.

白費,損失,損害。某物不必要的消耗或消失。

Su ve öd ayarları çok iyi yapılmış boyalarla yapılan ebrunun hatlarının keskinliği ve renklerinin canlılığı, kullanılan boya ister toprak boya isterse guaj boya olsun, şaplanmış kağıda alınan ve yıkanan ebru ile aynıdır.

當水和牛膽汁的比例調配得當時,無論使用土顏料還是廣告顏料,作品線條的清晰度和色彩的鮮艷度,與使用明礬處理過的紙張並且清洗過的作品是一樣的。

GUAJ BOYA (廣告顏料):

Su ile karıştırılarak kullanılan, mat görünümlü, örtücü özelliği olan boya türü.

與水混合使用的、呈現啞光效果、具有遮蓋性的顏料類型。

Ayrıca şaplanmış kağıdın tekneden sıyrılmadan alınması bu nedenle de yıkanması gereklidir. Çünkü tekneye karışan şap yüzeyde kabuklanma yaptığından tekrar temizlemek gerekir. Sıyırmadan alınan şaplanmış kağıdın yüzünde en az 4-5 ebru yapacak kadar sıvı ziyan olur.

另外,經過明礬處理的紙張如果不從水槽邊緣刮除取出,就必須清洗。這是因為混入水槽的明礬會在表面形成結晶,需要重新清理。如果不刮除就取出經明礬處理的紙張,其表面會浪費足以製作4-5幅水拓畫的液體。

KABUKLANMA (結晶):

Bir maddenin yüzeyinde katı bir tabaka oluşması. Sıvının yüzeyinde kabuk gibi sert bir katman meydana gelmesi.

物質表面形成固體層。液體表面形成如外殼般的硬層。

Kağıdı şaplamak ne tür boya kullanırsa kullansın, boyalarının su ve öd ayarlarını iyi yapamayanların boyalarının akmasını engellemek için kullandıkları bir usuldür ve Türk ebru tarihinde kullanılmış bile olsa ikinci bir işlem gerektirdiğinden, israfa neden olduğundan ve kağıtta kalan şapın zamanla kağıda ne zarar vereceği bilinemeyeceğinden Türk ebru geleneğinde yeri yoktur.

給紙張做明礬處理是那些無法調配好顏料的水和牛膽汁比例的人用來防止顏料流動的方法。即使這種方法在土耳其水拓畫歷史上曾被使用過,但因為需要額外的處理步驟,造成浪費,而且無法預知殘留在紙上的明礬日後會對紙張造成什麼樣的損害,所以在土耳其水拓畫傳統中是不被接受的。

USUL (方法、程序):

Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, yöntem, tarz, sistem.

為達到目的而遵循的有序途徑,方法,方式,系統。

İSRAF (浪費):

Gereksiz yere harcama, savurganlık. Kaynakların gereksiz ve aşırı kullanımı.

不必要的消耗,揮霍。資源的不必要和過度使用。

Türk ebrusunun bir başka ve belki de en önemli ve ebruculuk geleneğimizin temeli olan özelliği de yapılan ebru çeşitleridir. Bilindiği gibi ebru cilt ve had sanatlarımızda gelişen ve buralarda kullanım yeri bulan bir sanattır.

土耳其水拓畫的另一個特點,也許是最重要的,也是我們水拓畫傳統基礎的特點,就是所製作的水拓畫種類。眾所周知,水拓畫是在裝幀和書法藝術中發展並找到用武之地的藝術。

HAT SANATI (書法藝術):

Arap harflerini estetik ölçülere bağlı kalarak güzel bir şekilde yazma sanatı. İslam medeniyetinin en önemli görsel sanatlarından biri.

按照美學標準優美書寫阿拉伯文字的藝術。伊斯蘭文明最重要的視覺藝術之一。

Türk ebrucusu, asırlar boyu hattatlar için hatip ebrusu, koltuk ebrusu, kumlu ebru ve battal ebru, ciltçiler için yan kağıdı üretmiştir.

土耳其水拓畫家幾個世紀以來為書法家製作講道式、護角式、沙紋式和自然紋式水拓畫,為裝幀師製作襯頁。

KOLTUK EBRUSU (護角式水拓畫):

Hat levhalarında yazının sağında ve solunda kalan boşluklara yapılan ebru süslemesi. Yazıyı tamamlayıcı özellikte olmalıdır.

在書法作品中文字兩側空白處製作的水拓畫裝飾。必須具有補充文字的特性。

Bu nedenle bir ebrucunun geleneksel çizgide ebru yapıp yapmadığını anlamanın en doğru yolu, geleneklerini korumaya muvaffak olmuş hattat ve mücellidlerin, O Ebru’cunun yaptığı Ebru’ları kendi işlerinde kullanıp kullanmadığına bakmaktır.

因此,判斷一位水拓畫家是否遵循傳統的最佳方式,就是觀察那些成功保持傳統的書法家和裝幀師是否在自己的作品中使用該畫家的水拓畫。

MÜCELLİD (裝幀師):

Kitap ciltleyen usta, ciltçi. Kitapların koruyucu kapağını yapan ve süsleyen sanatkar.

製作書籍裝幀的工匠。製作和裝飾書籍保護封面的藝術家。

Bizim gibi bir yazı sanatı olmayan başka ulusların Ebru’cuları için yazının etrafında ya da koltuğunda kullanılmaya uygun hatip, kumlu, battal ve koltuk Ebru’su ya da hiçbir ulusun Ebru’cusunun yapamadığı güzellikle çiçekli yan kağıtları yapmak bir anlam ifade etmeyebilir.

對於那些沒有像我們這樣的書法藝術的其他民族的水拓畫家來說,製作適合用於文字周圍或護角處的講道式、沙紋式、自然紋式和護角式水拓畫,或是製作其他民族水拓畫家無法達到如此美感的花卉襯紙,可能毫無意義。

Her sanat alanında olduğu gibi Ebru’da da insanlar diledikleri malzeme ve tekniği kullanmakta özgürdürler ve bu onların en doğal hakkıdır. Ancak Türk hat ve cilt sanatçılarının sanatlarını geleneğimize uygun sürdürebilmeleri için yukarıda sıralanan Ebru çeşitlerinin üretilmesi de Türk Ebru’sunun bir geleneğidir.

如同其他藝術領域一樣,在水拓畫中人們也可以自由使用任何材料和技法,這是他們最自然的權利。但為了讓土耳其書法和裝幀藝術家能夠按照我們的傳統延續他們的藝術,製作上述各種水拓畫也是土耳其水拓畫的一項傳統。

ULUS (民族、國家):

Ortak bir kültür ve tarihe sahip insan topluluğu. Aynı topraklar üzerinde yaşayan, ortak geçmişe sahip millet.

擁有共同文化和歷史的人群。生活在同一片土地上,擁有共同過去的民族。

İFADE ETMEK (表達、意味):

Anlatmak, belirtmek. Bir düşünce veya duyguyu dile getirmek, açıklamak.

表達,表示。將想法或感受說出來,解釋。

Ebru sanatımız konusunda söylenmesi gereken şeylerden birisi de Ebru yapana ne dendiğidir. Necmettin Okyay ve Mustafa Düzgünman kendilerini Ebru’cu ya da Ebru sanatçısı olarak nitelemelerine rağmen bazı Ebru ile uğraşanlar herhalde yaptıkları işin ne kadar Osmanlı ve geleneksel olduğu izlenimini uyandırmak için kendilerine Ebruzen demektedirler.

關於水拓畫藝術,需要說明的一點是製作者的稱謂問題。雖然內吉梅丁·奧克亞伊和Mustafa Düzgünman稱自己為”水拓畫家”或”水拓畫藝術家”,但一些從事水拓畫的人可能為了給人一種其作品多麼具有奧斯曼性和傳統性的印象,而稱自己為”Ebruzen”(波斯語中的水拓畫家)。

EBRUZEN (波斯語中的水拓畫家):

Farsça kökenli bir terim. ‘Ebru yapan kişi’ anlamına gelir. -zen eki Farsçada ‘yapan, eden’ anlamındadır.

源自波斯語的術語。意為”製作水拓畫的人”。詞尾-zen在波斯語中表示”製作者、行動者”。

NİTELEMEK (稱為、形容):

Bir şeyin niteliğini belirtmek, vasıflandırmak. Bir şeyi belli özelliklerle tanımlamak.

說明某物的性質,描述。用特定特徵來定義某物。

Bizim Ebru geleneğimizde Ebru yapana Ebru’cu ya da Ebru sanatçısı denmektedir. Her sanat alanında olduğu gibi Ebru’da da insanlar diledikleri malzeme ve tekniği kullanmakta özgürdürler ve bu onların en doğal hakkıdır.

在我們的水拓畫傳統中,製作者被稱為”水拓畫家”或”水拓畫藝術家”。如同其他藝術領域一樣,在水拓畫中人們也可以自由使用任何材料和技法,這是他們最自然的權利。

HAK (權利):

Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç. Bir şey üzerinde malik olma yetkisi.

公平、法律所要求或賦予某人的事物,收益。對某事物擁有的權力。

Ancak geleneğimizin izlerini taşımayan Ebru’ları Türk Ebru’su olarak niteleyip, tüm dünyanın gıpta ettiği geleneksel Ebru sanatımızı dejenere etmenin Ebru sanatımıza ne gibi bir fayda sağlayacağı tartışma konusudur.

但是,將不具備我們傳統特徵的水拓畫稱為土耳其水拓畫,並使得全世界欽羨的傳統水拓畫藝術退化,這究竟能為我們的水拓畫藝術帶來什麼好處,是個值得討論的問題。

TARTIŞMA KONUSU (討論問題):

Üzerinde farklı görüşler ileri sürülen, tartışmaya açık olan mesele. Kesin bir yargıya varılmamış durum.

提出不同觀點,開放討論的問題。尚未達成最終判斷的情況。

結語:從這份講解中,我深刻理解到土耳其傳統水拓畫的幾個核心概念:
  1. 水拓畫的傳統性:500多年來,水拓畫的專業術語在世界各地依然保持著土耳其語的稱謂,這證明了其源自土耳其的歷史根源。
  2. 師徒傳承的重要性:在水拓畫藝術中,紙面技法的傳授必須經過嚴謹的四個階段,且每個階段都有其特定的學習重點。這種系統性的學習方式確保了藝術的純正傳承。
  3. 材料的純正性:傳統水拓畫堅持使用天然顏料,這不僅是為了作品的持久性,更體現了對傳統的尊重。
  4. 技法的精確性:從不使用明礬處理紙張,到堅持從水槽邊緣刮除取出作品,每一個細節都凝聚著先人的智慧。

下一篇文章將分享影片的第二集內容,將更深入探討水拓畫的製作技法。


Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *